18 Kasım 2009 Çarşamba

KOVANLARIN BLOKE OLMASI VE SONUÇLARI

Kovanların blokesiyle alakalı pek yayın oldugunu sanmıyorum. Zaten normal yayınlarında alayının yenilenmesi lazım. Kitap ve bilgiler şu anki arıcılıgın çok gerisinde. Bu bloke olayını yaklaşık bir iki sendir farketmeye başladım. Gittigim bir arılıkta arı ve kovanlara çok iyi bakılıp muamele edilmesine ragmen, görüntü bu muamele ve bakımı inkar ediyordu. Ben kendi kovanlarıma bu kadar güzel kek ve şurup veremiyordum, fakat benim kovanlarım daha güzel gelişmişti.Şimdi ki yazacaklarım, yaklaşık iki senelik bir gözlem ve yaşadıklarımı içeren yazı olacak, bloke ilerde kovan sönmelerinide beraberinde getiriyor. Sonra bir çok kişi hastalık yada başka sebebler arıyor.
Önce arının ömrünü bilecegiz, bu günkü yumurta, arı uçtugu sürece, 60 gün sonrası ölmüş arıdır. Arılarımız çalışırken devamlı ölürler, geridende hep dogarlar. Doğmalarda kesitler,yada kopmalar oluşursa sıkıntılar başlar, kovanların geriye gitmesi telafisi güç işler açar başımıza. Blokeyi bir kaç şekilde yaşayabiliriz.
Birincisi biz blokeye sebeb oluruz.
Baharda bizim hacı şurubu bol bulmuştu, kendi kovanlarını iyi kayırmış, onun sıraya bakmak istiyorum ben onlara baktım gerek yok diyor, bir gün iyice şüpelendim ne oluyor diye, kovanları bir açtımki aman Allahım. Her taraf verilen şuruplan dolmuş ve yavru alanı o kadar azalmışki.
Hacının renk filan gitti, hacı abi ne iş dedim dediki, kovanlar gelişsin diye hep şurup verdim, tüm çıtaları bloke etmişin dedim ses yok, geliştirecekti güya kovanaları, o biçim geriye gitti ki sormayın. O gün bizim hacıya dedimki, bundan sonra senin arın yok, tüm masraflar benden, ne kazanırsak üçte birisi senin. İlerde de ne zaman ayrılacaksak seçersin 25-30 kovan işi bitiririz.
Daha sonra bir gün nerden konu açıldıysa iş blokeye gelmişti, hacı abi dediki o gün kovanlardan çok ben bloke oldum, yer yarılsa içine girecektim dedi. Çok utangaçtır zaten.

İkinci blokeye ise yogun bal akımı yada nektar bir başka deyişle baskın bal sebeb olur. bal o kadar çok gelirki, arınızın başında degilseniz, yavru çıkan yere bal doldururlur. Birde ara sıra arılıga gidiyorsanız kovandaki isçi arı zinciri kopar. Bu zincir koptugunda kolay kolay kovanı toparlayamazsınız. Özellikle Almanya'daki arkadaşımız Mehmet Yüksel i izliyoruz, kovan içi zinciri kopartmamak için, hasattan hemen sonra yazın kurakta kek veriyorlar, kovan geri giderse bir daha gelecek sezonu kapatıyor, çünkü oralarda gelecek seneki arı şimdiki arındır. Ben iki senedir yazın kek vermeye başladım. Neden kek veriyoruz, dışardan nektar ve polen gelmediğinde anaarı yavruyu kesiyor, kekle suni bir nektar akımı oluşturuyoruz. Kurakta arı geriye gittimi bir daha atak yapamıyor, bazıları hemen atlıyor kovanda bal var niye kek verelim ki diye. Arının geriye gidip toparlayamadıgını bir başka yazıda yazsam daha iyi olacak. Biz blokeye döner isek, yogun bal akımlarında kovanlardaki bal derhal süzülmeli veya kat verilmeli. Bir şekilde anaarının yavrulamasını sağlamalısınız. Çok kitap okumakla veya arılıgınızda çok arınız var diye hatasız arıcısız degilsiniz. Aşagıda iki filim gelecek orada olayları daha iyi göreceksiniz.
Bu resimde çıta bloke olmuş, sırlı bal normal bir akımda oluşmuş, kovanlar yeni nektar akımı başladıgında, çıkan yavru yerine bal basmışlar. Anaarı bu çıtada boş petek gözü arıyor. Sizin başınıza bir iş gelse yada bir şekilde bu durumdaki arınıza bir ay bakamdınız. Bir çokğu anarısını kesecektir, niçin yavru yapmıyorsun diye anaarının işini bitirirler. Her geçen gün arı geriden gelen olmadıgı için çaresiz tükenecek. Siz çok zaman sonra böyle bir kovana mudahale ettiğinizde bile kurtarma şansınız nedir biliyormusunuz, çıkmak üzere olan kapalı yavru verirseniz kurtarma şansınız vardır. Başka türlü bu tür kovanların sonu gelmiştir.
Bu çıtalar 10-15 günde böyle bloke oldular. Güçlü kovanlar daha çabuk bloke olur. Zayıf kovanlar ise kolay kolay bloke olmazlar, bu çıta dolarsa komşu çıtaya geçersin. Ben hatırlarsanız Muğla'ya gitmeden arılarımı ayarlayıp gittim. Giderken bu çıtalar yavruydu, ertesi hafta gittimde yavruların çıktıgı yerlere ballar doldurulmuştu.Biz madem bilgi ve tecrübelerimizi paylaşıyoruz kimseyide yanıltıp konuları saptırmayada kimsenin hakkı yok. Konuyu getirmek istediğim yerse bu sene sezonun büyük bölümünü birlikte geçirdigimiz Mustafa hocamızın arıların sönmesine sebebler bulanlar oldular. Bence boşu boşuna sebeb aranmamalı. Sebeb blokeydi. Önce hastalık dendi, hastalıktan olsa benimde arım ölmeliydi, sonrasında ise radardan öldü denildi. Geçen sene ise benim arımda tam radarın karşısındaydı gene arım ne terk etti nede söndü.
Şimdi filimin başına döner isek, Trakyada ilk sagımı temmuz ayının 12 de yaptık ve Mustafa abi tüm boş çıtaları ve katları aldı arı ne kadarsa o kadar ballı ve polenli çıta bıraktı, ayrıca sağımdan sonrada çıta aralarına boş çıtada girilmedi, o dönemde yavruda vardı fakat balda geliyordu. Ben ise ikinci sagımı agutosun birinde doktordaydık, kendi sagımımızı da ayın 2 ve 3. günü bitirdik. Sonrasında arılarımı alıp gebzeye getirdim ve kek verdim. Biz ikinci sagımda maske giyindik ama arı bize saldırmadı bal geliyordu, başımız açık maskeli bal aldık. Bu süreçte yavru çıkan yere bal basıldı. Mustafa abi Rize'den döndü bir sagımda o yaptı, işin enilginç yanıda burası zaten. Sagımdan sonra Mustafa abi çıtaları yalasınlar diye dışarı bırakmış ve dediki arı kalmamış bizde, çıtalara arılar gitmedi. Hatta zayıf arıları gündüz yükleyip İstanbul'a götürdük dedi. Agustosun 16 da Mustafa abi arıları Gebze'ye pürene indirdi, eylülün 5 de filan arıları şurupladı ve ertesi hafta dediki arılar bitti. Arılar zaten Trakyada bitmişti, bazıları bitik arıyı birden 8-10 çıta arıydı filan demeye başlayanlar oldu ve peşinden de radar devreye girdi. Evet 8-10 çıta arıları bir şekilde öldürmek lazım ama nasıl, bunuda en iyi radar yaydıgı dalgalarla arıların önce yönlerini şaşırttı ve sonrada yönlerini şaşıran arılar kovanlara gelemediler ve söndüler. Blokeden sönerse arıcı hatası, onun için başka çareler üretildi ama yemezler. Aslında bu arılar Trakya'da bloke oldular ve nufus zinciri kopmuştu ve bu farkedilmedi. İstanbul'a götürülen zayıf arılara bir şey olmadı, çünkü onlar zayıftı ve zayıflar bloke olmaz. Bu arada arıların blokesi için geçen süre temmuz 10 dan eylül 20 arası ve arada arının tam sönebilecegi zaman var. Mustafa abi kovanlara çok bal bırakmakla ve boş çıta vermemekle arılarının sonunu hazırladı. Bir kişi arısını söndürmek için bunu yaparmı, arım daha iyi olsun diye yaptı ve bu sene Trakya'da bal gelmesi gereken zamandan sonra geldi ve tüm çıtaları bloke etti.
Resimdeki çıtalar yukardada belirttiğim gibi, Mugla milasa giderken yavruydu, geriye geldiğimde ve bakım yaptıgımda aradan geçen süre 14 gün ve işin garibi, bu yavrulu çıtalar 14 günden daha erken bloke oldular. Biz Muğlaya gittigimizde üç gün sonrası yagış başladı ve nektar akımı hız kesmişken bu bloke oldu, birde araya boş çıtalar girmeme ragman. Hatta o zaman bir kovana kat verdim diye haber yapmıştım, mevsim kat atma mevsimi degildi ama arı sıkışırsa çalışabilecek alanı olsun.
Bu resimleri büyüttükten sonra başka yere kopyalarsanız, yatık şekilde daha da tetaylı bakılabilir. Normalde yatık yükledim, site otomatik olarak dik yükledi, ebatları büyük oldugundandır heralde.
Blokedende kovan söndügünü bu sene tespit ettim. Burada bunları yazarken birilerini kötülemek veya küçümsemek için yazmadım. Aynı hatalara bir başkası düşmesin, ve olayın aslı bu ve başka yerlere olay çekilmesin. Ayrıca özellikle geçen seneki arılarımı koydugum yeri geçen hafta resimledim. Tam radarın karşısındayım ve benim burada ne arım terk etti nede söndü nede yönünü şaşırdı gizemli işleri bırakın. Aşagıda motorun durdugu yerde arıların duruyordu. Kapak üstüne koydugum taşlar bile hala orada. Radarda karşımızda. Zaten kendimde bir hata yaptıysam bunu tespit ettiğimde yazarım aman ben bu hataya düştüm siz düşmeyin diye. Zaten asıl paylaşılması gerekenlerde hatalar ve güzel sonuçlar degilmi. Her gün arılıktan resim yayınlamakmı. Yazılanların içine bir şeyler serpilmeli. Buda tecrübeyle alakalı bir şey. Muğla ve o yörede arıcı yokmu var, ben o bölgeye iki günlügüne gitmişim benim bakış açımla eski görüşleriniz birmiydi. Bizim bilim adamlarımızında arıcılıgı faal olarak yapmaları lazım, uzaktan kumandayla bu işlerden hayır gelmiyor.
Resmin sağ tarafındaki tepenin tepesinde radar var ve tam bu arılıgın karşısıdır.
Tam karşıdaki tepede radar var bizdede mesafesi en az 10 km filandır, belkide daha uzak. Ben geçen sene arımı yukardaki resimde görüldügü gibi buraya getirmiştim.Motorun oldugu yerden aşagıya uzayıp gitmişti.

Paylaşımın başındada dediğim gibi, bu konu pek bilinen bir konu degil, dolayısı ilede kitaplarda da yoktur. Kendi yaşadığım tecrübelerimden derlediklerimi yzdım. Belki ilerde birilerine faydam dokunur.

Bu filimi, filim sitesinde izlemiştiniz, ben bu kovan 6 çıtayken şıkıştırmayı kaldırıp 10 çıtaya çıkardım ve 14 gün sonrası aşagıdaki filimi çektim.

Ben uygulamalarımla son üç yılı çok şükür kovan söndürmeden kapadım. Bu sene dördüncü seneye girmek üzereyiz, bunları yazarken ben bu bölgece arı söndümedim derken bu bölgede arı sönmüyormu. Bölgede o kadar arı söndüren varki, şu anki sıgırlıkta arılarını kışlatan Cemalettin abi bu bölgede 2009 baharında 100 kovandan fazla söndürdü, Necdet abinin 30 kovandan fazla firesi var, İlhami abi 25 kovandan 5-6 kovanı kaldı, gene aynı köyden Sayim abi var 30 arı kovanından 3-4 arısı kaldı, gene Kargalı köyünden benim ustanın 50 kovandan kovanı kalmadı. Bunlar benim çevremde tanıdıgım kişilerin kayıpları.Ben bu kişilere hatalarını anlattıgım gibi arılıgımada bir zat götürüp uygulamaları gösteriyorum ki aradaki fark ve hatalar ortaya çıksın diye. Bunlar bizim milli servetimiz degilmi. Kim bu kişilere el uzattı, ben elimden geleni tanıdıklara yapmaya devam ediyorum. Lafla peynir gemisi yürümez diye bir laf vardı, sonuçta lafa degil yapılanlara bakılmalı.
Ayrıca benim tavsiyelerimden zarar görenlerde varsa lüfen bunu bildirsin.
Haberin kaynagı aşagıdaki linktedir.